Kayıp Zaman – Elif’in Kaleminden
Ellerimden kayıp giden yalnızca zaman olamazdı. Beni bu denli yıkıp dağıtmaya bir tek zamanın gücü yetemezdi. Canımı yakan, içimi söküp eksilten başka şeylerde olmalıydı.
Bir akrep ve yelkovanın beni parçalar halinde dağıtması mümkün olamazdı/olmamalıydı.
Tik tak sesleri arasında kafamda büyüyen bu yankının sesi, beynimi patlatacak bir desibel deydi. Kulaklarımın zarını yırtarcasına tırmalıyordu sanki zihnimi. Sesler çoğalıyor ve bulanıklaşıyordu. Suretler net değildi ve sesler gittikçe derinleşiyordu.

Akreple yelkovanın her dönüşünü tamamlaması yeni bir felaketin eşiğinde sağır ediyordu beni. Zamanın içinde kaybolmuş bir avare gibi oradan oraya sürüklenen bedenim, ağır gelmeye başlamıştı. Sözler dilime yük olmuştu. Ağzımdan çıkmaya ramak kala salıyordu kendini, dilimin en dipsiz kara kuyularına. Yutkunan yarınlarına, gölge düşüren bir kara bulut sanki.
Zifiri karanlığında kendine bile gölge olamayan, adım attıkça düştüğü yerde debelenen yarınlar silsilesi içinde bir çıkmaza doğru sürüklenen, kayıp giden zamanın içinde ki benliğim di.
Elini uzatsa tutmaya aciz, köşe bucak kaçan dünümün, geçmişinden çıkıp gelen bir yabancı duruyordu karşımda. Bir var’mış bir yok’muşlar ile avutmaya çalışıyordu beni.
Sanki bir masalın içinde sıkışıp kalmış gibi, bir yanım inanmak istiyordu o yabancıya. Ağzından çıkan her söze koşulsuz şartsız inanıp, güvenmek, ona kapılıp gitmek istiyordum.
Ama bir masalın içinde değildim, bu kabustan öteydi. Gidişine yol verdiğim yolların, altımdan kayıp gittiği asfalt yığını ve o yolda bir başına kalan ben.
Hadi uyandır beni zaman, aç gözlerimi yokluğunun varlığına…

Bir varmış bir yokmuşşşş…. ah bu sevdalar
Hayat gibi zaman gibi gel’gitler içinde sıkışıp kalan sevdalar..
Teşekkür ederim değerli yorumunuza🙏